10 Eylül 2010 Cuma

"Sol Kemalizm": Hâlâ var mı?

Burak Cop


Geçenlerde çok sevdiğim bir arkadaşımla mailleşmek suretiyle sohbet ediyorduk. Sohbetin bir yerinde, konusu geçti, "sol Kemalizm ile 1980 sonrasının Atatürkçülüğünü karıştırmamak gerektiğini" yazdı. Ona cevabımın bir bölümünü buraya koyuyorum, daha sonra dönüp ayrıntılandırılası (ve daha da önemlisi ampirik verilerle desteklenesi) bir eskiz, bir taslak olarak.

(...)

1966'da 'Kürt Meselesi' başlıklı bir yazı yazan Doğan Avcıoğlu'nu Özdemir İnce'yle, mealen "Kürt meselesi AGİT çerçevesinde çözülmeli" diyen Uğur Mumcu'yu Tuncay Özkan'la aynı yere asla koymam.
Gelgelelim bence sol Kemalizm, kapitalizmin Türkiye'deki ithâl ikameci aşamasının, yani bir geçiş döneminin geçici bir ilerici doktriniydi. Evet ilericiydi, ama 60'lar ve 70'lerde anlamlı olan bu doktrinin günümüzde artık "passé" (eskimiş, geçmiş, aşılmış) olduğunu düşünüyorum.

Sol Kemalistim diyenlere "2010 dünyasında kulağını uzun yoldan ve yarım yamalak göstermek yerine, duru bir sosyalist ol, tam göster" derim şahsen.

Miadını dolduran, varolması için nesnel koşullar ortadan kalkan sol Kemalizm'in (bkz. emperyalist sistemin parçası olan Türkiye Cumhuriyeti'nin, emperyalist sistemin uzvu olan ordusunda artık 60'lardaki gibi bir anti-emperyalist damarın bulunması ihtimalinin bile söz konusu olmaması, otoriter laikliğin başımıza AKP'yi getirmek suretiyle kesin olarak çöküşü, Kürt halkının uluslaşma sürecini tamamlamak üzere olması, vs.) tutucu bir ideoloji(?) olan Atatürkçülükle ikame edilmesi, artık geri döndürülemez bir durumdur.

Ergenekoncuların fikrî ve eylemsel sefaleti, faşizanlığı tesadüf degildir. Cumhuriyet gazetesinin ve Baykal CHP'sinin köhneleşmesi de tesadüf değildir. Bu dediklerimi CHP de görüyor, kendini çok yavaşça da olsa dönüştürüyor. Tabii bunu yaparken asli kaygısı oy almak, ve büyük burjuvazinin ABD'ci, AB'ci ve İsrail'ci kanadının (yani Tayyip Erdoğan'ın bir süredir açıktan takıştığı İstanbul sermayesinin) her açıdan desteğini ve sevgisini kazanmak.

Sol Kemalizm artık, daha doğrusu çoktandır, bir tür yarı beline kadar suya girmiş olma hâli bence. O suya ya tam girmeli, ya hiç girmemeli. Artık kendini sol Kemalist diye tanımlayan pek kimsenin kalmaması da boşuna değil.

Pre-1945 ve post-1980 Kemalizmleri içinse bir şey söylemek dahi istemiyorum. Onlar sosyalizmin düşmanıdır, sosyalizme düşmandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder