14 Eylül 2010 Salı

AK Parti galip, CHP aynı yerde, MHP mağlup

Referandum gecesi ntvmsnbc için yazdığım değerlendirme yazısı. Orjinal hâli için bkz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25130877    

------------------------------------------------

Burak Cop
13 Eylül 2010

İktidar partisinin geçen yılki il genel meclisi seçimlerinde yurt çapındaki oy oranı yüzde 38.8 dolayındaydı. Referandumda evet oylarının yüzde 58'i bulması elbette ki AK Parti oylarında büyük bir sıçrama anlamına gelmiyor. Bu referandum öncesinde SP ve BBP gibi, göz ardı edilemeyecek oy oranı olan iki partinin evet oyu kullanacağını açıklaması ve yüzde 5'ten fazla oy potansiyeli bulunan BDP'nin referandumu boykot etmesi şüphesiz ki evet oranını AK Parti'nin "doğal" oy oranının ilerisine taşıdı.




Başta MHP seçmenleri olmak üzere, genel seçimde başka partileri tercih eden yurttaşların önemli bir kısmının da evet oyu kullandığı, seçim sonuçlarıyla ortaya çıktı.



CHP NE GALİP NE MAĞLUP

Hayır cephesinin (her ne kadar homojen bir cepheden söz etmek mümkün olmasa da) doğal olarak en çok dikkat çeken aktörü olan ana muhalefet partisi, rakamlara bakılırsa, 2009 il genel meclisindeki "kazanımlarını" korumuş görünüyor. Türkiye'nin bir nevi steorotipi sayılacağı için İstanbul'a bakmak fikir verici olabilir. İstanbul'da AK Parti'nin de CHP'nin de "kalesi" konumunda bulunan ilçeleri bir kenara koyup "ortadaki" ilçelere baktığımızda şöyle bir görünüm söz konusu:

Ataşehir'de AK Parti'nin oy oranı 2009'da yüzde 38.7, CHP'ninki yüzde 40.5'ti. Referandumda evet-hayır oranları bu ilçede yarı yarıya çıktı. MHP'nin 2009'daki yüzde 7'den fazla oy oranı da hesaba katıldığında Ataşehir halkının siyasi yöneliminde son bir buçuk yılda bir değişim olmadığı görülüyor. Keza seçmenlerin yüzde 44 evet-yüzde 56 hayır oyu kullandığı Maltepe'de 2009'da CHP'nin oy oranı yüzde 50, AK Parti'ninki yüzde 37'ydi. Burada da seçmen yöneliminde bir değişiklik sezilmiyor. Sarıyer'de de yüzde 56 hayır oyu kullanıldı. 2009 il genel meclisi seçiminde CHP ve MHP oylarının toplamı burada yüzde 55'e yakındı.




NTV'nin referandum canlı yayınına katılan tecrübeli araştırmacı Tarhan Erdem, Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğe seçilmesinin hemen ardından CHP oylarının yüzde 29'a fırladığını, ancak bugün itibariyle yüzde 24 dolaylarına indiğini belirtti. Bu durum, Kılıçdaroğlu'nun bu gece yaptığı açıklamada da işaret ettiği, CHP'nin propaganda döneminde çok yoğun bir çalışma yürütmüş olması ve en fazla sayıda mitingi gerçekleştiren parti olmasıyla bir tezat görünümü sergiliyor.



ZARF GÜÇLÜ, MAZRUF O KADAR DEĞİL

Söz konusu tezat görüntüsünü, Kılıçdaroğlu'nun medya görünürlüğü ve deyim yerindeyse "şiddeti" yüksek bir muhalefet yürütebilme becerisini, aynı ölçüde dolu bir içerikle desteklememesiyle ilişkilendirmek mümkün. Uzun lafın kısası, propaganda döneminde güçlü 'biçim'in güçlü 'içerik'le desteklenmemesi söz konusu oldu CHP'nin söyleminde. Söz gelimi türban konusunda "bir çözüm bulacağız" denip bu çözümün ne olduğunun açıklanmamasının, buna karşılık Başbakan'ın havuzunun musluğu gibi temalara vurgu yapılmasının seçmende arzu edilen teveccühü uyandırmadığı görülüyor.



Genel seçime giden süreçte, CHP'nin daha içerikli bir söylemle seçmen karşısına çıkması, bu yönde kimi çalışmaların yürütülmesi olasılık dahilinde bulunuyor.



MHP NEDEN "ESAS MAĞLUP"?

NTV'deki erken canlı yayında gazeteci Ruşen Çakır'ın, müteakip canlı yayında da siyaset bilimci Nurşen Mazıcı'nın belirttiği gibi MHP -özellikle de Orta Anadolu'daki- seçmen kitlesini ciddi oranda AK Parti'ye kaptırmış görünüyor. Yozgat, Kırıkkale, Erzurum, Nevşehir ve Kırşehir gibi şehirlerde 2009'daki MHP oyu ile referandumdaki hayır oyu karşılaştırıldığında arada muazzam bir makasın olduğu görülüyor (söz gelimi Erzurum'da hayır oyu oranı yüzde 13. 2009'daki MHP oyu ise yüzde 20'den fazlaydı).



MHP İç-Ege şehirlerinde ise aynı nispette kan kaybetmedi. Hayır cephesinde yer alan ve ulusal ölçekte son derece zayıflamış olsa da Aydın, Manisa ve Denizli gibi şehirlerde hâlâ belli bir gücü olan Demokrat Parti'nin (Adnan Menderes'in memleketi olan Aydın 60 yıldır merkez sağın kalesi konumunda) hayır cephesinde yer alması da, İç-Ege bölgesi kentlerinin çoğunda evet oylarını yüzde 50'nin altında tuttu.



Referandum propaganda döneminin başlangıcında "şiddetli" bir üsluba dayalı muhalefetiyle dikkat çeken MHP lideri Devlet Bahçeli, sürecin sonlarına doğru -bilhassa medya görünürlüğü açısından- Kılıçdaroğlu'nun gerisinde kaldı. Ancak bundan daha önemli olan; Bahçeli'nin "Açılım" karşıtlığına ve milli birliğin zayıfladığı iddisına dayandırdığı, hatta "PKK açılımı" ifadesini sıkça zikrettiği propagandasının milliyetçi seçmen tarafından teveccüh görmediği manzarası.



Buna karşılık, Bahçeli'nin sonuçların belli olmasından hemen sonra yaptığı yazılı açıklamada "Başbakan Erdoğan'ın önümüzdeki yıl gündeme getireceğini açıkladığı kapsamlı anayasa değişikliğinde PKK açılımının ilerletilmesi kapsamında Türkiye'nin milli birliği, milli devlet niteliği ve üniter siyasi yapısının temellerinin yıkılmasını amaçlayan düzenlemelerin yer almasının Türkiye'yi etnik temelde ayrışma, çatışma ve bölünme sürecine mahkum edilmesi kaçınılmazdır" ifadesinin yer alması, parti liderliğinin en azından şu an için aynı çizgiyi sürdürdüğünü gösteriyor.



BOYKOT BAŞARILI: KOPUŞ MANZARASI YARATILDI

Doğu ve Güneydoğu illerinde BDP'nin güçlü olduğu illerde boykot son derece başarılı oldu. Diyarbakır, Van ve dört ilde daha katılım yüzde 50'nin altında kaldı. Özellikle bu oranın yüzde 7'de kaldığı Hakkâri (Çukurca ilçesinde katılım yüzde 4, Yüksekova'da yüzde 3 oldu), siyasal katılım zemininde Türkiye'nin geri kalanından tamamen kopmuş bir şehir görünümü arz etti. Buna karşılık katılımın yüzde 70'e dahi ulaştığı ve gene Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu iller de oldu (Bitlis gibi). Evet oyunun rekor seviyelere çıktığı bu kentlerde aşiret bağları ve dinsel muhafazakârlığın siyasal tercihlere etkide bulunduğu anlaşılıyor.



KÜLTÜREL AYRIŞMA, AYNEN DEVAM

Başbakan Erdoğan'ın CHP'ye dair "sahil partisi" biçimindeki müstehzi yorumuna da konu olduğu üzere, 2007 genel seçiminde ortaya çıkan, Batı ve Güney sahilleri ile Eskişehir gibi birkaç şehrin seçimlerde kırmızıya boyanması, ülkenin geri kalanının ise (Güneydoğu kısmen hariç) başka bir renge bürünmesi hâli bu referandumda da söz konusu oldu. Siyasi kimliğin kültür ve "yaşam tarzı" temeline fazlasıyla bağlı olduğu bir ülke görünümü, Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki dönemde seçmenin oy verme davranışını ekonomik temele oturtma konusunda daha dolgun ve somut çabalara yönelmesini beraberinde getirebilir.



TUNCELİ'YE DAİR KÜÇÜK BİR NOT

Türkiye'nin hayır şampiyonu Tunceli'de (yüzde 81), BDP'nin boykotuna rağmen katılım yüksekçe oldu (yüzde 67). Kılıçdaroğlu'nun ve Kamer Genç'in Tunceliliği ve bu kentteki geleneksel CHP tabanıyla haklı olarak ilişkilendirilen bu durumun ardında, göz ardı edilen başka bir etmen de var. Türkiye genelinde bir gücü olmadığı hâlde Tunceli şehrinde tabanı bulunan sosyalist partilerden Emek Partisi (bu parti 2009'da Tunceli'de İl Genel Meclisi'nde sandalye kazanmıştı ve halen de bir takım ilçe ve belde belediyelerini elinde bulunduruyor) bu referandumda hayır oyu kullandı. Sonuçta en yüksek hayır oyu, Türkiye'de AK Parti'ye 2002'den beri hiçbir teveccüh göstermeyen belki de tek şehir olan Tunceli'den çıktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder