25 Şubat 2011 Cuma

İlla Ermeni olacaksa Masis Kürkçügil olsun

Burak Cop
26 Şubat 2011

Geçen hafta başında basında bir haber gördüm. Referandum döneminde "yetmez ama evet" tavırıyla ön plana çıkan bir grup aydın BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la görüşmüş. Seçimlere geçen sefer olduğu gibi bağımsız adaylarla katılacak olan BDP'nin İstanbul 2. Bölge'de solun ortak adayı kabilinden bir Ermeni yurttaşı aday göstermesini önermişler. Okuduğum haberde zikredilen isim, Hayko Bağdat idi. Demirtaş, aralarında Mithat Sancar, Ahmet İnsel ve Roni Margulies'in de bulunduğu aydınlarca yapılan bu öneriyi olumlu karşılamış ve partisinin yetkili kuruluna ileteceğini söylemiş.  

İsminin aday adayı kabilinden ortaya konduğu anlaşılan sevgili Hayko Bağdat'ı açıkçası ne şahsen ne de gıyaben tanıyorum. Bilmeden konuşuyor olma ihtimali olmayan bir tanıdığıma sordum. Hayko'nun Margulies'le aynı siyasi gruptan olduğunu söyledi. Söz konusu grubun Margulies ve Doğan Tarkan gibi önde gelenlerine referandum öncesi AKP yanlısı medyada sık sık kürsü verilmişti. Tabii 'yetmez ama evet' tavrı, mavzubahis grubu aşan, pek çok aydının da içinde yer aldığı heterojenimsi bir topluluğun politik tavrıydı.  

Solun ortak adayı olarak bir Ermeni yurttaşın TBMM'ye seçilmesi fikrini yürekten destekliyorum. Böylesi bir adayın etnik/kültürel kimliği, "doğal olarak anti-milliyetçi" bir komünist seçmen olan bendeniz için çok önemlidir. Ancak azınlık kimliğinden daha da önemlisi, bu adayın siyasi çizgisidir.  

'Yetmez ama evet'çi kesimlerin önemli bir kısmının samimi şekilde ülkenin demokratikleşmesinden yana olduklarına ve AKP'ye hiç de yakınlık hissetmediklerine inanıyorum. Bu insanların yaptığı, sürecin yanlış değerlendirilmesinden ibaret bir hesap hatasıdır. Tabii şimdi geri adım atmak istemedikleri ve ayan beyan bir özeleştiri vermeye yanaşmadıkları da görülüyor. Olsun. Gene de, söz gelimi, referandumdan 1 ay sonra HSYK seçimlerini AKP iktidarının listesi blok hâlinde kazanınca bu durumu şiddetle eleştiren Ahmet İnsel'in tavrı, dürüst bir aydın tavrıdır. Elbette 'yetmez ama evet'çiler arasında örtük AKP yanlıları, kendini solcu diye takdim etmekte nedense ısrarlı olan liberaller ve çıkarcı kimseler de muhakkak vardır. Ancak ben bu insanların sayısının fazla olmadığına inanıyorum.  

Gelgelelim bu durum 'yetmez ama evet'çiliğin objektif açıdan bir oportünizm olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yukarıdaki paragrafta savunduğum gibi, bu insanların pek azının sübjektif oportünist olduğunu, yani art niyetli olduğunu düşünüyorum. Ancak tartışmasız biçimde AKP'nin değirmenine su taşıyan ve referandum neticesinde bu partinin gücüne güç eklenmesine katkıda bulunan bir politik konumlanış, objektif açıdan oportünizmdir. Soldan alıp sağa vermektir.    

Amacım kan davası gütmek, "vay siz misiniz referandumda evet oyu veren, sizin adayınıza benden oy yok" demek asla değil. Bir özeleştiri ve süratli bir yeniden-konumlanış görmek memnuniyet verici olabilirdi, ancak bunu görmüyoruz. Kaldı ki problem daha derinde; 2007 koşulları farklıydı ama 2011'de ben liberallerle ve  sol liberallerle aynı politik hatta yer almak, aynı cephenin parçası olmak istemiyorum. Bu yazıda eleştiri konusu ettiğim kesimler, olaylar karşısındaki genel tavırları itibariyle, referandum öncesindeki bir aradalıklarını  muhafaza ediyorlar. 5 ayda köklü bir ayrışma yaşamaları da tuhaf olurdu zaten. 

Dolayısıyla, komünist seçmen Burak olarak "Ermeni adaya kesinlikle evet, yeter ki yeterince solda dursun" diyorum, naçizane.   

Yazımı da yapıcı önerilerle tamamlamak için, "neden Masis Kürkçügil İstanbul 2. Bölge'de solun ortak adayı olmasın?" diye soruyorum. 

Hadi birkaç isim daha önereyim. Hem Ermeni, hem kadın, hem genç, hem de sosyalist kimliklerine haiz, geçmişte sosyalist siyasetin içinde yer alan ve halen Evrensel gazetesinde yazarlığını sürdüren Janet Barış  neden olmasın?  

Ermeni kökenli olmamakla birlikte, gerek engin entellektüel birikimini müşahade ettiğimiz, gerekse yıllar boyu ÖDP'de aktif siyasetle uğraşarak fazlasıyla "pişen" Foti Benlisoy  neden olmasın? Bu tür hasletler itibariyle kardeşinden geride kalmayan Stefo Benlisoy neden olmasın? 

Ancak 2007'de Baskın Oran'ın adaylığında olduğu gibi bir emrivaki ve dayatma yapılır, bir isim (herhangi bir isim) bir grup aydının "öyle uygun görmesi" neticesinde Milletvekili Adayı ilan edilirse, işte o zaman işler çok tatsız olur.  

Tabii çok önemli bir konunun da açıklığa kavuşması gerekiyor. BDP, politik bakımdan ve objektif açıdan oportünist konumunda bulunanlarla mı ittifakı tercih edecek,  yoksa 'hayır'cısı ve 'boykot'çusuyla sosyalist solu mu? Bu manzaranın açıklığa kavuşmasını merakla bekleyeceğim.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder